top of page

#WeekendTalks - Chiara De Rocchi

Yarattıgı metal heykellerle büyük begeni toplayan sanatçı Chiara De Rocchi ile Maslak Oto Sanayi'de bulunan stüdyosunda bir araya geldik.
ree

Sizin için ‘Perfect Weekend’ neyi ifade ediyor?

"Perfect Weekend" benim için huzuru temsil ediyor. Bu; sevdiğim aktiviteleri yapmak, keyif aldığım insanlarla vakit geçirmek ve zihinsel olarak rahatlamayı içeriyor. Sabah erken uyanmak ve kahve eşliğinde manzarayı İstanbul’u seyretmek, ardından yoga yapıp rahatlamak, sorasında sevdiklerimle uzun sohbetlerle geçen bir yemek ve tabi ki bolca uyku ile sıfırlanmış bir zihin.

 

Düzenli bir Ctesi / Pazar günü rutininiz var mı?

Rutinim genelde sevdiklerimle zaman geçirebildiğim, keyif aldığım aktiviteleri yapabildiğim ve kendime de vakit ayırabildiğim bir dengeyi yakalamakla ilgili. Cumartesi günleri genellikle arkadaşlarımla buluşmaya ayırıyorum, pazar günleri ise daha çok ailemle vakit geçirmeyi seviyorum. Hafta sonu programım ne kadar yoğun olursa olsun, yeğenim Teo'yla zaman geçirmeyi mutlaka araya sıkıştırmaya çalışırım. Bu küçük anlar hafta sonumu mükemmel kılan detaylar.

 

İstanbul’da hafta sonu için kaçamak noktalarınız nereler?

Evimin terasında zaman geçirmek benim için bir kaçamak noktası.

 

Long Weekend’ olarak favori seyahat rotalarınız nereler? Yurt içi ya da dışı?

Milano ve Dubai.

 

ree

Seyahat etmek sizi nasıl besliyor? 

Seyahat etmek benim için yeni kültürleri keşfetmek, farklı lezzetler denemek ve ilham almak anlamına geliyor. Her seyahat, bana farklı bakış açıları kazandırıyor ve rutinimden çıkmamı sağlıyor. Özellikle Milano ve Dubai gibi şehirler hem enerjisiyle beni motive ediyor hem de ilham verici deneyimler sunuyor. Seyahat etmek, günlük koşturmacadan bir adım geri çekilip kendimi yenileme fırsatı bulduğum en güzel yol.

 

Tercihiniz genelde şehir seyahatleri mi yoksa kültürel geziler mi oluyor?  

Aslında ikisinin de yeri ayrı ama genelde şehir seyahatlerine biraz daha yatkınım diyebilirim. Büyük şehirlerin enerjisi, sokaklarında kaybolmak, lokal kafelerde oturup insanları izlemek ve o şehrin ritmini hissetmek bana çok keyif veriyor. Ama kültürel geziler de bana çok şey katıyor. Tarihi yerleri keşfetmek, müzeleri gezmek ve o bölgenin geçmişine dair hikayeleri dinlemek her zaman ilham verici oluyor. İkisini dengeli şekilde yapabilmek bence en ideali.

 

En son nereye seyahat ettiniz? Orada ne keşfettiniz? 

Son seyahatim Japonya'ydı ve gerçekten unutulmazdı. Kyoto'nun geleneksel tapınakları ve sakin bahçeleri beni adeta zamanda yolculuğa çıkardı. Osaka'da ise sokak lezzetleri ve enerjik gece hayatı çok etkileyiciydi — özellikle Dotonbori bölgesi tam bir görsel şölen! Tokyo'nun modern ve dinamik yapısı, neon ışıklarıyla dolu caddeleri ise tam anlamıyla başka bir dünya gibiydi. Nara'da ise serbestçe dolaşan geyiklerle karşılaşmak ve tarihi tapınakları görmek gerçekten büyüleyiciydi. Her biri kendine has karakteriyle bambaşka deneyimler sundu ve bu çeşitlilik seyahatimi unutulmaz kıldı. Kültürü, yemekleri ve atmosferiyle Japonya her köşesiyle bambaşka bir deneyim sunuyor.

 

Henüz gitmediğiniz ve en çok görmek istediğiniz şehir/ülke neresi? 

Avustralya.

 

Yurt içi ya da dışı en favori oteliniz hangisi? Ya da konaklamak istediğiniz bir otel var mı? 

Milano Bulgari Hotel’in benim için özel bi yeri var.

 

Ya restoranlar? 

Dubai Orfali Bros ve Barcelona Estimar.

 

Ya tasarım mağazalar?

Nilufar Gallery, Rossana Orlandi, 10 Corso Como ve Conran Shop…

 

Sizce ideal seyahat arkadaşı nasıl olmalı? 

Bence ideal seyahat arkadaşı, enerjisiyle uyumlu olduğun, keşfetme heyecanını paylaşan ve aynı zamanda kendi başına vakit geçirmeye de alan tanıyan biri olmalı.

 

Üniversitede iç mimarlık/tasarım okudunuz ve otel işletmeciliği masterı yaptınız. Farklı iştecrübelerinden sonra kendi atölyenizi Maslak Oto Sanayi de açtınız. Chiara De Rocchi olarak metal heykeller yapmaya nasıl başladınız? 

Metal heykeller yapmaya başlama sürecim aslında tasarım geçmişimle çok bağlantılı. Üniversitede iç mimarlık ve tasarım okudum, ardından otel işletmeciliği alanında master yaptım. Farklı sektörlerde edindiğim tecrübeler sonrası, yaratıcı yanımı daha fazla ortaya koyabileceğim bir alan arayışına girdim. Maslak Oto Sanayi'de atölyemi açmam da bu sürecin önemli bir parçası oldu. Oranın endüstriyel atmosferi, metalin gücü ve işlenebilirliği beni çok etkiledi. Metal, ilk bakışta sert ve soğuk bir malzeme gibi görünebilir ama aslında çok esnek ve sınırları zorlamaya oldukça açık. Onunla çalışmak bana hem estetik hem de teknik anlamda bambaşka bir alan sundu. Her heykel aslında benim için bir keşif yolculuğu; malzemenin direnciyle oynamak ve ona farklı formlar kazandırmak bana büyük keyif veriyor.

 

Tasarımlarınızın arkasında yatan düşünceyi nasıl anlatabilirsiniz? Tasarım anlayışınızı ürünlerinize nasıl yansıtıyorsunuz?

Tasarımlarımın arkasında genellikle denge, zıtlıklar ve malzemenin ruhu gibi kavramlar yatıyor. Metal gibi güçlü, katı ve sert bir malzemeyle çalışırken ona akıcı, organik ve neredeyse hareket ediyormuş gibi bir form kazandırmak benim için en heyecan verici kısım. Tasarım anlayışımda, malzemenin kendine özgü karakterini korumayı önemsiyorum. Metalin doğal dokusunu, kusurlarını ve hatta zamanla değişen yüzeyini bir avantaja dönüştürmeye çalışıyorum. Parçalarımda genellikle minimalist ama dikkat çekici formlar kullanıyorum; güçlü ve sade çizgilerin, detaylardaki incelikle buluştuğu tasarımlar ortaya koymak istiyorum. Bana göre iyi tasarım, sadece estetik değil; aynı zamanda bir duyguyu ya da düşünceyi de içinde barındırmalı. Her parçamın bir hikayesi var ve izleyicinin bu hikâyeyi kendi bakış açısıyla tamamlamasını çok değerli buluyorum.

 

Tasarımla ilgilenmek sizi nasıl besliyor? 

Tasarım benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda kendimi ifade etmenin en güçlü yollarından biri. Bir fikri somut bir forma dönüştürmek, zihnimde beliren bir kavramı malzemeyle hayata geçirmek inanılmaz tatmin edici bir süreç. Tasarım yaparken en çok sevdiğim şey, o anın akışına kapılmak. Bazen bir detaya odaklanırken zamanın nasıl geçtiğini unutuyorum ve bu benim için bir tür meditasyon gibi. Metal gibi güçlü ve dirençli bir malzemeyle çalışmak da ayrı bir tatmin sağlıyor; zorluklarla uğraşırken sabır, yaratıcılık ve çözüm üretme becerim sürekli gelişiyor. Ayrıca, tasarım bana ilhamı farklı yerlerden toplama fırsatı veriyor; seyahatlerimden, bir sanat eserinden ya da doğadaki formlardan etkilenip bunları işlerime yansıtmak beni besliyor. Her yeni tasarım süreci, kendimle ve dünyayla kurduğum bağın daha da güçlendiğini hissettiriyor. Bu döngü, beni hem yaratıcı hem de kişisel anlamda sürekli büyüten bir yolculuk.

 

En çok ilham aldığınız kişi veya kişiler kimler? 

İlham aldığım kişiler aslında oldukça farklı disiplinlerden geliyor. Tasarım, sanat ve mimarlık dünyasında beni etkileyen isimler kadar, yaşam tarzları ve bakış açılarıyla da bana ilham veren kişiler var. Tasarım dünyasında, özellikle Gio Ponti'nin yenilikçi yaklaşımı ve mimariyle tasarımı bütünleştiren vizyonu beni her zaman etkilemiştir. Carlo Scarpa'nın detaylara gösterdiği özen ve malzemeleri kullanma biçimi ise işlerime ilham veren önemli unsurlardan biri. Sanat alanında ise Alexander Calder'ın hareketli heykelleri ve kinetik sanat anlayışı bana metalin sınırlarını zorlama konusunda ilham veriyor. Onun formlarla oynama cesareti ve dinamik yapılar yaratma anlayışı gerçekten büyüleyici. Bunların yanı sıra, günlük hayatta karşılaştığım sıradan şeylerden de ilham alıyorum: Doğadaki organik formlar, şehirdeki yapıların dokusu ya da seyahatlerde keşfettiğim detaylar… Bazen hiç ummadığım bir anda küçük bir görüntü ya da his, yeni bir fikrin başlangıcı olabiliyor. İlhamın aslında her yerde olduğuna inanıyorum; yeter ki onu fark edebilmek için gözlerimizi ve zihnimizi açık tutalım.

 

ree

Dekorasyonla aranız nasıl? Hayatınızda dekorasyonun yeri, önemi?

Dekorasyon benim için sadece estetik bir unsur değil, aynı zamanda bir yaşam tarzını ve kişiliği yansıtmanın en güçlü yollarından biri. Tasarım geçmişimden dolayı dekorasyona bakış açımda her zaman denge, malzeme kullanımı ve fonksiyonellik ön planda. Yaşadığım alanın bana ilham vermesini, huzur hissettirmesini ve aynı zamanda pratik olmasını önemsiyorum. Minimalist ama sıcak bir atmosfer yaratmayı seviyorum; doğal malzemeler, el yapımı objeler ve kişisel hikayeler barındıran parçalar benim için dekorasyonun olmazsa olmazı. Dekorasyonda metal gibi endüstriyel malzemelerle daha yumuşak dokuları bir araya getirmek, zıtlıkların uyumunu yakalamak bana büyük keyif veriyor. Özellikle seyahatlerden getirdiğim objeler ve el yapımı detaylar, mekanlara karakter katmanın en güzel yollarından biri. Bence iyi bir dekorasyon, sadece görsel olarak güzel değil, aynı zamanda içinde yaşayan kişiye huzur ve konfor sağlayan, kişisel izler taşıyan bir alan yaratabilmek demek.

 

Dekorasyon tarzlarından hangi stilleri beğeniyorsunuz?

Dekorasyon konusunda en çok ilgimi çeken tarzlar, minimalizm, endüstriyel ve modern eklektik stillerin birleşiminden oluşan dengeli bir yaklaşım diyebilirim.

Comments


bottom of page