top of page

Weekend Talks - Işın Hekimoğlu ile Explora'dayız.

Explora 1 ile İstanbul’dan başlayıp Palermo’ya uzanan bir Akdeniz rotasında, kendimizi hem maviliğin büyüsüne hem de ilham veren bir sohbetin içine bırakıyoruz. Denizde geçirdiğimiz bir günün sonunda MSC Cruises ve Explora Journeys Türkiye Ülke Müdürü Işın Hekimoğlu ile bir araya geliyoruz. Gemiyi birlikte keşfedip ardından denizcilik dünyasına, markanın gelecek vizyonuna ve Hekimoğlu’nun sektördeki deneyimlerine dair dopdolu bir sohbete dalıyoruz.
MSC Cruises ve Explora Journeys Türkiye Ülke Müdürü Işın Hekimoğlu
MSC Cruises ve Explora Journeys Türkiye Ülke Müdürü Işın Hekimoğlu

Sizin için ‘Perfect Weekend’ kavramı neyi ifade ediyor?

Zorunda olmadığım ama canımın yapmak istediklerine zaman ayırabildiğim anlar… Hafta sonları benim için hem ilham verici hem de besleyici bir mola gibi. Arkadaşlarım ve kızımla zaman geçirmek, hiç yürümediğim sokaklarda yürümek,İstanbul’u keşfetmek, daha önce görmediğim bir sergiyi gezmek, hiç izlemediğim bir tiyatro izlemek ya da farklı bir semti deneyimlemek beni heyecanlandırıyor.  Hafta sonlarını sadece dinlenmek değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal olarak yenilenmek için de bir fırsat olarak görüyorum. Evde geçirilen bir hafta sonu bana göre değil; her anı değerlendirmenin ve kendime bir şey katmanın peşindeyim. 


Düzenli bir Ctesi / Pazar günü rutininiz var mı?

Eğer seyahatte değilsem ya da farklı bir yerde vakit geçirmiyorsam, hafta sonlarımı mutlaka kızımla ve arkadaşlarımla dolu dolu geçirmeye çalışırım. Güne erken başlamak ve uzun yürüyüşler, hayatımın vazgeçilmezlerinden. Aynı zamanda şehirde olup biteni yakından takip etmeyi seviyorum. Eğer bir festival, etkinlik ya da dönemlik bir sergi, konser varsa mutlaka günümün bir kısmını onlara ayırırım. Hem ilham almayı hem de yeni şeyler deneyimlemeyi çok önemsiyorum.

ree

İstanbul’da hafta sonu için kaçamak noktalarınız nereler?

Küçük kaçışlar ve keşifler, bulunduğum mevsime ve ruh halime göre şekil değiştiriyor. Bazen Balat sokaklarında kaybolmak, bazen deniz kıyısında yürümek ya da Belgrad Ormanı’nda doğayla buluşmak iyi geliyor. Eminönü’nün kalabalık, kaotik ama bir o kadar da büyüleyici atmosferinde dolaşmak da bana keyif veriyor. Aslında hepsinin ortak noktası keşfetmeyi ve yürümeyi sevmem. Şehirde olsam bile hep yeni bir yer, yeni bir detay, yürünmemiş bir sokak, görülmemiş bir nokta arıyor gözüm.


 ‘Long Weekend’ olarak favori seyahat rotalarınız nereler? Yurt içi ya da dışı?

Floransa, Roma ve Barselona… Bugüne kadar beni en çok etkileyen şehirler. Her biriyle özel bir bağ kurdum ve bu yüzden yalnızca bir kez gitmekle yetinmedim. Her ziyaretimde farklı bir yüzlerini keşfettim; sokakları, mimarisi, kokuları ve enerjileriyle bende iz bıraktılar. O yüzden fırsat buldukça tekrar tekrar dönmek istiyorum. 

Yurtiçinde ise en sevdiğim kaçış noktası Sapanca’daki evimiz. Doğayla iç içe, sakin ve huzurlu bir ortamda vakit geçirmek bana gerçekten iyi geliyor. Şehirden uzaklaştığım o anlarda zaman yavaşlıyor; kuş sesleri ve doğanın ritmiyle baş başa kalmak hem ruhumu hem de zihnimi dinlendiriyor.


Sizce insanlar neden seyahat etmeli? Seyahat etmek sizi nasıl besliyor?

Bir yeri sadece görmek değil, gerçekten oranın havasını solumak,enerjisini hissetmek, insanlarıyla temas etmek ve gündelik hayatın içine karışmak, insana bambaşka bir his katıyor. Farklı coğrafyalar, farklı kültürler ve hikayelerle tanışmak bana her zaman yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Yaratıcı yönümü besliyor. Yeni bir şehirde yürürken ya da hiç bilmediğim bir sofrada otururken zihnimin bambaşka şekilde çalıştığını hissediyorum. O yüzden seyahat benim için ilhamın en doğal ve güçlü kaynaklarından biri.


Tercihiniz genelde nasıl seyahatler oluyor? Şehir? Doğa? Kültür? Wellness? Vb…

Tercihim genellikle şehir ve kültür odaklı seyahatlerden yana. Yeni bir şehrin sokaklarında kaybolmak, yerel yaşamı gözlemlemek, bir müzeye ya da sergiye zaman ayırmak beni her zaman heyecanlandırıyor. Ama bunun yanında deniz, kum ve güneşin yerini de hiçbir şey tutmuyor. Özellikle daha önce hiç girmediğim bir denize ulaşmak, farklı bir sahili keşfetmek gibi küçük ama anlamlı hedeflerim oluyor. Gittiğim yerlerde sadece dinlenmek değil, aynı zamanda o coğrafyanın ruhunu hissetmek, doğasıyla, tarihiyle ve insanlarıyla bağlantı kurmak istiyorum. Ayrıca gidilen yerlerde lokal lezzetlerini tatmak, güzel keyifli yemek olmazsa olmazım, restoran, café, sokak lezzetleri önerilen yerleri de deneyimlemek lazım elbette ama kendim de keşfetmem lazım.


ree

En son nereye seyahat ettiniz? Orada ne keşfettiniz?

En son seyahatim, iş amaçlı olsa da oldukça etkileyiciydi. EXPLORA I gemimizle Midilli, Paros ve Palermo’ya gittik. Üçü de daha önce görmediğim, kendine has bir ruh taşıyan yerlerdi. Gemiyle seyahat etmenin en güzel yanı, tek bir yolculukta birden fazla destinasyonu deneyimleyebilmek. Her sabah farklı bir manzaraya uyanmak, farklı bir kültürle tanışmak. Özellikle Paros ve Palermo, doğası, mimarisi ve renkleriyle beni kendine çekti; tekrar gidip daha da derinlemesine keşfetmek istediğim yerler oldular. 


Henüz gitmediğiniz ve en çok görmek istediğiniz şehir/ülke neresi?

Elbette bittikçe yenilenen bir seyahat listem var. Yakın gelecek için ilk sırada İspanya’nın büyüleyici şehri Sevilla yer alıyor. Onu, İtalya’nın şirin kasabası Cinque Terre ve Fas’ın renkli ruhunu yansıtan Marakeş takip ediyor. Uzakdoğu’da birçok yeri görme fırsatım oldu ancak Japonya hala keşfedemediklerim arasında; mutlaka gitmek istediğim ve merakla beklediğim destinasyonlardan biri. Uzak coğrafyalarda  Brezilya da görmek istediğim yerler listesinin üst sıralarında yer alıyor.


Hangi dünya mutfaklarını seviyorsunuz?

Türk mutfağı benim için vazgeçilmez. Zengin tatları, çeşitliliği ve samimiyetiyle her zaman favorim. Geçtiğimiz Kopenhag seyahatimde İskandinav mutfağından çok etkilendim; sadelik ve doğallığın bir araya geldiği bu lezzetler benim damak zevkime yeni bir perspektif kattı. Akdeniz mutfağına her zaman yakın hissediyorum kendimi; taze sebzeler, zeytinyağı, taze deniz ürünleri…


Sevdiğiniz birkaç restoranı bizle paylaşır mısınız? Yurt içi ya da dışı farketmez…

Sevdiğim restoranlar listesini yapmak zor, ama birkaç favorim var elbette. Balık denince aklıma ilk gelen Sait Balık. Balat’taki füzyon mutfak seçenekleriyle Smelt&Co. Gün batımını güzel bir manzarayla izlemek, keyifli zaman geçirmek için Sunset her zaman iyi fikir. İstanbul’un modern ve yaratıcı mutfağını deneyimlemek isteyenler için NeoLokal’i de çok seviyorum. Explora gemilerimizdeki Marble&Co et restoranı ve Pan Asya mutfağını deneyimleyebileceğiniz Sakura ise benim adeta vazgeçilmezlerim arasında. Her biri farklı bir deneyim sunuyor ve lezzetleriyle beni her zaman cezbediyor.

Genelde kimle seyahat edersiniz?

Genellikle seyahatlerimi kızımla ve en yakın arkadaşlarımla yaparım. Deneyimleri paylaşmak, bir anda yeni kararlar alıp yeni keşifler yapmak, yeni lezzetler bulmak kimsenin görmediği detayları birlikte yakalamak benim için çok değerli… Hem aile bağlarını güçlendiren hem de dostlukları derinleştiren seyahatler, her zaman en özel olanlar oluyor. 


Sizce ideal seyahat arkadaşı nasıl olmalı?

Bence ideal seyahat arkadaşı, öncelikle az uyuyan ve günde 20 bin adım atmaya hazır olan biri olmalı. Uyumlu ve esnek olmak da çok önemli; çünkü seyahatler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir. Böyle anlarda karalar bağlamak yerine hızlıca alternatif çözümler üretebilen biriyle yol almak fark yaratır. Yeni fikirlere açık, enerjik ve keşfetmeye hevesli olması kadar, planlı davranması ve önceden araştırma yaparak gidilecek yerler hakkında fikir sahibi olması da seyahati çok daha verimli ve keyifli kılar. Ve elbette birlikte spontane keşiflere çıkabilecek kadar özgür ruhlu olmalı.


Çok seyahat eden biri olarak bavul hazırlama konusunda birkaç öneriniz olabilir mi?

Valizimi her zaman planlı yaparım; gereksiz yükten kurtulmak için doğru kombinasyonlar peşindeyim. Yanımda beklenmedik sürprizlere karşı hayat kurtaran küçük detaylar da mutlaka olur. Tabii bunları düşününce, kabin boya sığmak pek mümkün olmuyor. “Bu kadar kısa bir seyahate bu kadar büyük valiz mi?” yorumlarına artık kulak asmamayı öğrendim. Bu beni özgürleştirdi. Siz de takılmayın, en samimi önerim bu olabilir.


Seyahat çanta ya da bavulunuzun olmazsa olmazları neler?

Telefonsuz duramayacağım için Power Bank. Uzun yürüyüşler ve spor için de spor ayakkabı kesinlikle valizimde her zaman yanımda olur.  

ree

Işın Hekimoğlu olarak gemi işine girişiniz nasıl oldu? Böyle bir görev ve poziyona gelme aşamasında merdivenleri çıkarken en çok işinizin hangi yönünü sevdiniz?

Seyahat etmeyi çok seven biri olarak, evrene gönderdiğim değişim mesajları arasında mutlaka bol bol seyahat edeceğim bir iş yer alıyordu. Tam da bu dönemde cruise sektörüyle tanışma fırsatı buldum ve hayatımda yeni bir sayfa açıldı. Gemi işine girişim, hayallerimle paralel ilerledi. Bu yolculuğun en çok sevdiğim yönleri ise dinamik yapısı, yüksek temposu ve renkli dünyası oldu. Ayrıca, gemilerimizin misafirlerimize sunduğu benzersiz deneyimlerin bir parçası olmayı çok değerli buluyorum. Gelişime açık bir pazarda çalışıyor olmak ve bu süreci şekillendirmede rol almak da benim için ayrı bir motivasyon kaynağı.


Başarılı olmanın sizin için kişisel anlamı nedir? Bu anlam zamanla nasıl değişti?

Benim için bugüne kadar kimsenin düşünmediği bir fikri ortaya koymak, bu fikrin meyvelerini görmek, araştırma  yaparken farklı kapılardan geçmek, süreç boyunca edindiğim deneyimlerin bana kattığı vizyon başarıyı anlamlandırmamda önemli rol oynuyor. İlginç olan, bu anlamın zamanla hiç değişmemiş olması; benim için başarı, hep yenilikçi düşünmek ve emeklerin karşılığını almakla eş anlamlı oldu.

Başarı yolculuğunuzda en çok ilham aldığınız kişi veya kişiler kimler?

Başarı yolculuğumda en çok ilham aldığım iki kişi var: annem ve kızım. Annem, güçlü duruşu, çalışkanlığı ve her durumda çözüm üreten yaklaşımıyla bana her zaman rehber oldu. Kızım ise ilhamın sadece geçmişten değil, gelecekten de gelebileceğini gösteriyor. Yaklaşımları, yorumları ve farklı bakış açısıyla beni her gün yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Onun sayesinde kendimi sürekli yenileniyorum. İlham kaynaklarımıdan biri bana nasıl güçlü olunacağını öğretti; diğeri ise neden güçlü kalmam gerektiğini her gün hatırlatıyor.

ree

MSC sadece cruise değil, konteyner taşımacılığı yapan bir firma olduğunu biliyoruz. Ama konumuz cruise tarafı olduğu için MSC’nin piyasadakilerden farkı nedir?

MSC, denizcilikte 300 yıllık köklü geçmişe sahip bir aile şirketi. Cruise tarafındaki farkımız, bu güçlü mirası misafir deneyimine taşıyor olmamız. Gemilerimizin tasarımından rotalara, sunduğumuz hizmetlerden misafirlerimizle kurduğumuz bağa kadar her detayda “aile sıcaklığı” ve misafirperverlik hissi var.

Dünya çapındaki varlığımız sayesinde yerel kültürlere uyumda öncüyüz; her coğrafyanın misafirini evinde hissettirecek detayları gemilerimize entegre ediyoruz. Geniş misafir yelpazemiz ise bizi farklı beklentilere özel çözümler sunmaya yönlendirdi. Bunun en çarpıcı örneği, “gemi içinde gemi” konseptiyle premium bir deneyim sunan MSC Yacht Club ve bu anlayışı başlı başına bir lüks cruise markasına dönüştüren Explora Journeys. Özetle, her zevke, her bütçeye, her beklentiye karşılık verebilme gücümüz, bugün dünyanın en büyük cruise şirketlerinden biri olmamızı sağladı. 


Explora Journeys, şu an iki gemisiyle sularda. Ve ilk gemiden beri oldukça konuşulur ve ilgi çekici oldu. Neden tercih ediliyorsunuz?

Explora Journeys, misafirlerine denizde bir “ev” hissi yaşatan, ultra lüks ama samimi bir deneyim için yaratıldı. Sadece bir seyahat değil, denizin ruhuyla bütünleşerek yavaşlamaya, keşfetmeye ve her anın tadını çıkarmaya odaklanan bir yaşam biçimi. Ve biz bunu “Ocean State of Mind” olarak adlandırıyoruz. Ödüllü süper yat tasarımcılarının uzmanlığıyla yaratılmasından dünya mutfaklarının inanılmaz lezzetlerini sunan restoranlarımıza, açıkhava ve iç mekan wellness alanlarımızdan kişiye özel hizmet anlayışımıza kadar her şey, misafirlerimizin kendilerini ayrıcalıklı hissetmeleri, lüksü göstererek değil; sadelik ve zarafetle hissettirerek sunmak için kurgulandı. Sürdürülebilirlik, tamamı okyanus cepheli teraslı geniş süitler, her zevke hitap eden eğlence ve aktiviteler, sanatla bütünleşen ortak alanlar ve popüler destinasyonları niş destinasyonlarla harmanlanan özel rotalar da bizi farklı kılıyor. Alışılagelmiş cruise deneyiminden farklı olarak programlarımızın tümü, birbirinden farklı olarak tasarlanıyor. Bu da misafirlerimize isterlerse 7, 14, 21 gece şeklinde birleştirilmiş seyahatlerle bu keyfi uzatma imkanı sunuyor. Kısacası, Explora Journeys’i tercih eden misafirler, sadece bir cruise deneyimi değil; ruhlarına dokunan, unutulmaz bir yolculuk yaşıyor. Güzel haber ise, 2028 yılına kadar filomuzda bu eşsiz deneyimi sunacak 6 geminin olacak olması. Dünyanın tüm coğrafyalarında bir Explora Journeys gemisi bulmak mümkün olacak.

ree

Cruise yolculuğu artık sadece bir seyahat değil, bir yaşam tarzı deneyimi sunuyor. Sizce geleceğin yolcusu ne bekliyor ve sektör bu beklentilere nasıl yanıt veriyor?

İster çocuklu bir aile olun, ister çift olarak seyahat edin ya da özgür ruhlu yalnız bir gezgin olun; herkesin aradığı artık sadece bir destinasyona ulaşmak değil; yolculuğun her anında anlamlı, kişisel ve sürdürülebilir deneyimler yaşamak. Deniz yolculuğu, hızdan çok keyif, yoğun programlardan çok esneklik ve özgürlük arayan misafirler için ideal bir alan haline geldi. Cruise gemileri tamamıyla yüzen bir otel. Tek farkı, her sabah size başka manzaralara uyanma fırsatı vermesi ve tek seyahatte birden fazla şehir ve ülkeyi görme imkanı sunması. Bir tatilden beklentinin dinlenmek, eğlenmek, keşfetmek olduğunu düşündüğünüzde beklentinizin fazlasını karşıladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Global verileri baz aldığımızda bir kez cruise deneyimi yaşayanların %82’sinin tekrar cruise yolculuğu gerçekleştirmek istediğini görüyoruz. Cruise yolcularının büyük bir kısmı tekrarlayan yolculardan oluşur. Geçtiğimiz yılki verilere göre bir yıl içinde iki kez ve daha fazla seyahat edenlerin oranı %25; bir önceki seyahatlerinden daha uzun programları seçenlerin oranı ise %49. Bu veriler, memnuniyet oranını açıkça ortaya koyuyor. Diğer yandan cruise yolcularının %28’i üç neslin bir arada seyahat ettiği geniş ailelerden oluşuyor. Burada da gemilerde her yaştan misafirin hem birlikte hem de ayrı olarak keyifli zaman geçirebilecekleri imkanların olduğunu gösteriyor. Sektör de bu beklentilere; yepyeni gemilerle kişiselleştirilmiş hizmetler, daha geniş yaşam alanları, gastronomide çeşitlilik, wellness ve zindelik odaklı programlar, çevre dostu teknolojiler ve farklı rotalara, daha az bilinen limanlara erişim imkanlarıyla yanıt veriyor. Artık cruise, sadece bir tatil değil; keşfetmeyi, öğrenmeyi, dinlenmeyi ve bağ kurmayı bir araya getiren, denizde geçen bir yaşam tarzı deneyimi. Yalnız seyahat edenlerin sayısı geçtiğimiz yıla kıyasla iki katına çıkmış durumda. Çünkü cruise gemileri, sosyalleşmek, kaliteli vakit geçirmek için de mükemmel bir imkan sunuyor. Bu yüzden sektörde tek kişilik kabinlerin sayısı arttıracak yeni gemiler suya indiriliyor. Global turizm sektörüne bakıldığında cruise, her zaman yükselen bir grafiğe sahip. Bu yüzden üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizde de bu alanda gelişmek için büyük çaba sarf ediyoruz.  


Bugün sahip olduğunuz deneyim ve bakış açısıyla kariyerinizin başındaki Işın’a ne önerirdiniz?

Bugüne kadar öğrendiğim, tecrübe ettiğim, kabullendiğim ve bugün olduğum kişiye ışık tutan üç önemli yaklaşım var. Hayata bu üçlünün kombinasyonuyla bakmaya çalışıyorum. Elbette bazen merkezimden uzaklaştığım, kendimi yeniden dengeye çekmeye çalıştığım anlar oluyor. Ama dönüp dolaşıp hep bunlara sarılıyorum: “Meseleleri mesele yapmazsan, mesele olmazlar!”“Her şey olacağına varır.”“Evren hareketi alkışlar.”

Hayatın karmaşasında, bu üç cümle bana yön veriyor.

MSC Cruises ve Explora Journeys Türkiye Ülke Müdürü Işın Hekimoğlu
MSC Cruises ve Explora Journeys Türkiye Ülke Müdürü Işın Hekimoğlu

İstanbullu ve Boğaz’da büyümüş / yüzmüş bir kadın olarak suyu, yüzmeyi sevdiğiniz aşikar. Boğaz’ın sularında büyümek, denizcilik sektörüne bakış açınızı nasıl şekillendirdi? Bugün bile iş temponuzun arasında denize girmek ya da yüzmek için fırsat yaratabiliyor musunuz?

Kesinlikle! İstanbul’da ve Boğaz kıyısında büyümüş biri olarak denizle kurduğum bağ sadece bir sevgi değil, bir yaşam biçimi aslında. Çocukluğumdan beri suyun içinde olmak, yüzmek, denizle zaman geçirmek bana hem huzur verdi hem de güç kattı. Bu doğal yakınlık, denizcilik sektörüne olan ilgimi de besledi. Denizle bu kadar iç içe büyüyünce, gemilerle, rotalarla, limanlarla kurduğun bağ da bir noktadan sonra kaçınılmaz oluyor. Bugün de ne kadar yoğun olursam olayım, suyla temas ettiğim her an kendime dönebildiğimi hissediyorum. Yüzmek, sadece bir spor değil benim için; bir arınma hali. Bu yüzden, takvimim ne kadar kalabalık olursa olsun, kendime denizde bir nefeslik yer açmaya çalışırım.


Röportaj: Rana Korgül

Fotoğraflar: Kubilay Sakarya

Explora hakkında daha fazla bilgi için tıklayın.

Yorumlar


bottom of page