top of page

Explora I ile İstanbul’dan Palermo’ya: Lüksün ve Denizin Buluştuğu Yolculuk


Bazen bir yolculuk sadece varış noktasından ibaret olmaz; yolun kendisi de bir hikâyeye dönüşür. Geçtiğimiz hafta, Perfect Weekend’in ruhuna yakışır bir deneyim yaşadım: MSC Cruises’un lüks markası Explora Journeys’in ilk gemisi Explora I ile Ege ve Akdeniz’in mavi sularına açıldım. Başlangıç noktam ise kendi şehrim, İstanbul’du.
ree

Explora I, klasik cruise gemilerinden farklı olarak “yüzen lüks otel” konseptini benimsemiş. 461 adet tamamen okyanus manzaralı süit ile, sektördeki en geniş oda seçeneklerinden birine sahip. Benim odam deniz manzaralı, içinde kendi oturma grubum, yemek masam ve bolca alanım vardı. Geniş camlardan gün boyu Akdeniz’in mavisi içeri doldu. Banyoda ısıtmalı zemin, walk-in dolap, espresso makinesi ve ince düşünülmüş her detay vardı. Geminin tasarımında İtalyan De Jorio Luxury & Yachts Projects ve İngiliz NenMar stüdyosu imzası bulunuyor; bu da her köşede şıklık ve konforun bir arada hissedilmesini sağlıyor.


ree

Geminin hikâyesi de oldukça yeni. 10 Haziran 2021’de temeli atılmış, 12 Mayıs 2022’de suya indirilmiş. 20 Temmuz 2023’te Fincantieri tersanesinden teslim alınmış ve 1 Ağustos 2023’te ilk seferini Kopenhag’dan Reykjavik’e yapmış. Resmî vaftiz töreni 12 Ekim 2023’te New York’ta gerçekleşmiş; vaftiz annesi ünlü deniz biyoloğu Sylvia Earle olmuş. Biz de bu gemiyi sudaki ilk yıllarında ilk deneyimleyen yolculardan olduk desem sanıyorum yanlış olmaz.


Yaklaşık 64.000 gros tonluk gemi, 922 yolcu kapasitesine karşılık 640 mürettebat ile hizmet veriyor. Bu da yolcu başına düşen alanın, diğer lüks gemilerle kıyaslandığında oldukça geniş olduğu anlamına geliyor.

Explora I’in iç mekânları “rahat, kozmopolit Avrupa lüksü” konseptini yansıtıyor. Dört adet yüzme havuzu, farklı restoranlar, fittness salonu, SPA alanı, dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin bulunduğu sanat galerisi ve gün boyu keyif yapılabilecek geniş güverteler… Gemi sadece seyahat değil, aynı zamanda bir yaşam deneyimi sunuyor. Özellikle akşamüstleri güvertede oturup, elinizde bir içecekle gün batımını izlemek, yolculuğun en unutulmaz anlarından birisiydi.


ree

Alışveriş sevenler için gemide Cartier, Rolex, Panerai gibi lüks markaların butikleri de bulunuyor. Eğer Rolex almak istiyorsanız bu gemide sıra beklemeyeceğinizi bilmeniz gerek, beğendiğiniz model butikte varsa hemen o an sahip olabiliyorsunuz.


Galataport’tan ayrılırken, Boğaz’ın iki yakasını selamlayan o altın ışık, arkada kalan İstanbul siluetiyle birleşti. O an, hem evimden uzaklaşıyor hem de yepyeni bir dünyanın kapısını aralıyordum.


MIDILLI / MOLIVOS

İlk durağımız Midilli oldu. Türkiye'ye yakın Yunan adalarının en büyüğü olan Midilli, Türkler tarafından çok tercih edilen, her yıl binlerce Türk turisti ağırlayan bir ada. Aynı zamanda yeşil Yunan adalarından birisi bu sebeple Zümrüt Ada olarak da anılıyor. Özellikle Türkiye'ye bakan doğu kıyıları, ağırlıklı zeytin ağaçları ile kaplı ve ada, Yunanistan'ın en önemli zeytinyağı üretim merkezlerinden birisi. Biz kısıtlı zamanımız olduğu için geminin yanaştığı Mitilini limanından minibüsle adanın diğer tarafında bulunan Molivos'u görmek üzere günü birlik bir tura katıldık. Yunanistan'ın Alaçatı'sı olarak da bilinen bu bölgenin ismi Mithimna olsa da Türklerin Molova ya da Molivos dediği kasabaya her yıl binlerce turist geliyormuş. Deniz kenarında bulunan ve son derece şirin restoranlarla dolu bir limanı olan kasaba Antik Mithimna'yı günümüze kadar taşıyan görkemli kalesi, özgün mimarisi, cumbalı evleri, Osmanlı Camileri ile sizi kendisine hayran bırakıyor. Ada hayatının huzuru, deniz kenarındaki tavernalarda çalan müzik, anason ve deniz kokusunun karışımı hâlâ zihnimde.


PAROS / ANTIPAROS

Ardından Paros… Beyaz badanalı evlerin arasından esen hafif rüzgâr, begonvillerin gölgesinde yürümek ve limandaki kafelerde saatler geçirmek çok güzeldi. Paros'u ilk defa gördüğüm için Antiparos'u da görmek istedim ve tekne ile Antiparos'u da görüp geri döndük. Aslında kendimizce hızlandırılmış bir tur yaptık denebilir. Paros’un iki ana merkezi bulunuyor deskek yanlış olmaz. Biz başkenti Parikia 'da gemiden indik, sonrasında burayı gezip feribot ile Antiparos'a geçtik. Burada meşhur Beachouse Antiparos Hotel'in plaj alanını kullandık ve daha sonra Antiparos'tan bu sefer Paros'un ikinci büyük şehri olan Naousa'ya geçtik. Böylece bir gün içerisinde görülmesi gereken 3-4 yeri hızlı şekilde deneyimlemiş olduk. Gün sonu Naousa'da vakit geçirirken buraya neden yeni Mykonos dediklerini daha iyi anladım. Sokaklar, butik mağazalar, restoran ve barlarıyla gerçekten heryer bana Mykonos'u anımsattı. Paros'a gelmişken herkesin överek bitiremediği Barbarossa'yı deneyimlememek biraz üzdü. Özellikle gün batımında erken yemek ya da geç saatlerde Yunan müziğinde peçeteleri sallayarak coşmak isterseniz burası adanın en popüler mekânıymış.


PALERMO ITALYA

Bir geceyi tamamen denizde geçirmenin keyfini ise tarif etmem zor; sabah uyandığımda ufuk çizgisinden başka hiçbir şey yoktu. Son gün ise Sicilya’nın başkenti Palermo’daydık. Barok binaların ihtişamı, dar sokaklarda dolaşırken duyduğum kahve kokusu ve güneşin yumuşak ışığı, bu yolculuğu mükemmel bir şekilde tamamladı. Biz 5.günümüzde gemiden Palermo'da indik. Seyahatimizi bu şehirde bir gece kalarak uzattık ve daha sonra ertesi gün trenle Cefalu'ya geçtik. Cefalu'nun yazısı ayrıca gelecek. Palermo'da geçen bir günde şehrin sokaklarında kaybolmak çok ama çok güzeldi. Binaların mimarisi, balkonlardan sarkan tenteler, çarşaflar, cıvıl cıvıl limon desenleriyle bezenmiş hediyelik eşya dükkanları tek kelimeyle gözlerimize bayram yaşatan bir renk cümbüşüydü.

Fenikeliler tarafından kurulmuş şehir bir dönem Arap hükümdarlığına girmiş olsa da daha sonra yeniden Sicilya Krallığı'na geçmiş ve günümüze kadar gelmiş. Bölgenin en kalablık şehri, Sicilya'nın ise kültürel, ekonomik ve turistik başkenti konumundaymış. Biz şehri tamamen yürüyerek dolaştık. Barok ve gotik mimarideki binalar ve kliseler bizi tek kelimeyle büyüledi. Teatro Massimo, Palermo Katedrali ve Quatro Canti (4 Köşe) Meydanı gün içerisinde hızla gezip görebileceğiniz yerlerin başında geliyor.

ree

Midilli’nin huzuru, Paros’un enerjisi, denizde geçen sakin gece ve Palermo’nun tarihi dokusu… Hepsi bir araya gelip, Explora I’in lüks ama samimi atmosferiyle harmanlandı. Bu yolculuk bana, bazen en güzel tatillerin varış noktasından çok, gidişin kendisinde saklı olduğunu hatırlattı.

Gemideki deneyimimi anlattığım REEL videomu izlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.


*ENGLISH BELOW*

Sometimes, a journey is not just about the destination; the road itself turns into a story.

Last week, I experienced something that perfectly fit the spirit of a Perfect Weekend: I set sail on the blue waters of the Aegean and Mediterranean aboard Explora I, the first ship of MSC Cruises' luxury brand, Explora Journeys. My starting point was my own city, Istanbul.


Explora I differs from traditional cruise ships with its “floating luxury hotel” concept. With 461 all ocean-view suites, it offers one of the widest range of cabin options in the industry. My room had a sea view, its own sitting area, a dining table, and plenty of space. All day long, the blue of the Mediterranean poured in through the large windows. The bathroom had heated floors, a walk-in closet, an espresso machine, and every detail was thoughtfully designed. The ship's design is the work of Italian studio 'De Jorio Luxury & Yachts Projects' and British studio 'NenMar', bringing elegance and comfort to every corner.


The ship’s story is quite recent. Its keel was laid on June 10, 2021, and it was launched on May 12, 2022. It was delivered by the 'Fincantieri' shipyard on July 20, 2023, and made its maiden voyage from Copenhagen to Reykjavik on August 1, 2023. The official christening ceremony took place on October 12, 2023, in New York, with renowned marine biologist 'Sylvia Earle' as the godmother. I think it's fair to say that we were among the first travelers to experience this ship in its early years on the sea.


The ship, at approximately 64,000 gross tons, serves 922 passengers with 640 crew members. This means that the space per passenger is quite generous compared to other luxury ships.


The interiors of 'Explora I' reflect a concept of “relaxed, cosmopolitan European luxury.” Four swimming pools, various restaurants, a fitness center, a spa, an art gallery featuring works by world-renowned artists, and expansive decks for enjoying the day… This ship offers not just travel, but a full lifestyle experience. One of the most unforgettable moments of the journey was sitting on the deck in the late afternoon, drink in hand, watching the sunset.


For shopping lovers, the ship includes luxury boutiques such as Cartier, Rolex, and Panerai. If you’re looking to buy a Rolex, know that you won’t have to wait in line—if they have the model you want in the boutique, you can buy it on the spot.

As we departed from Galataport, the golden light greeting both sides of the Bosphorus, combined with the silhouette of Istanbul fading behind, marked the moment when I was both leaving home and stepping into a whole new world. Our first stop was Lesbos (Midilli); the peace of island life, the music playing in seaside tavernas, the mix of anise and sea air—it all still lingers in my mind. We followed the advice to visit Molivos, and loved this small historic village.


Then came Paros… The gentle breeze through the whitewashed houses, walking in the shade of bougainvillea, spending hours at the cafés by the harbor—it was all magical. Since it was my first time seeing Paros, I wanted to visit Antiparos as well, so we took a boat trip and returned after a lovely excursion.


It’s hard to describe the joy of spending an entire night at sea; when I woke up in the morning, there was nothing but the horizon. On the last day, we arrived in Palermo, the capital of Sicily. The grandeur of baroque buildings, the smell of coffee in the narrow streets, and the soft sunlight brought the journey to a perfect close.


The peace of Lesbos, the energy of Paros, the serene night at sea, and the historical texture of Palermo… all blended together with the luxurious yet welcoming atmosphere of Explora I. This journey reminded me that sometimes, the most beautiful vacations are not about the destination, but about the journey itself.


ree

For more information about Explora cruises

Comments


bottom of page