top of page

Clinamen’in Dalgasında Anthony Vaccarello’nun Sessiz Sunumu

Dairesel bir su platformunun içinde, porselen çanakların doğal bir akışla birbirine çarpıştığı bir

enstalasyon. Hem tasarıma hem sanata, biraz da modaya meraklıysanız bu görüntü size

muhtemelen Instagram ya da TikTok’ta denk gelmiştir. Paris’te, eski bir ticaret binası olan Bourse

de Commerce’in tam merkezine yerleştirilen Clinamen adlı bu iş, ilk bakışta sakin ve dingin bir

etki yaratıyor; ancak barındırdığı felsefi ve işitsel katmanlarla izleyiciyi içine çeken çok duyulu bir

deneyim sunuyor.

ree

5 Haziran 2025 itibarıyla Bourse de Commerce’in kubbeyle örtülü, dairesel ana salonu Fransız

sanatçı Céleste Boursier-Mougenot’nun bu enstalasyonuna ev sahipliği yapıyor. Tadao Ando’nun

mimarisi içinde konumlanan, gökyüzünü yansıtan 18 metre çapındaki su platformunun yüzeyine

yerleştirilen porselen çanaklar, suyun nazik akımlarıyla kendi kendine sürükleniyor; bu

hareketler, hafif ve uyumlu tınılar yaratıyor. Hiçbir dış müdahale olmadan çalışan bu yerleştirme,

doğal bir ses kompozisyonu oluşturuyor. Su aynasında yansıyan kubbe ve çevresini saran beton

halka ise bu görsel-akustik deneyimi mekânsal olarak derinleştiriyor.

ree

Clinamen, alışılmışın dışında; sesin müziğe indirgenmediği, tam tersine yaşayan bir organizma

gibi ele alındığı bir yerleştirme. İzleyiciyi yalnızca gözlemci değil, çevresiyle birlikte var olan bir

deneyimin parçası olmaya davet ediyor. Küratörlüğünü Emma Lavigne’in üstlendiği iş, adını

Epikür’ün atom kuramındaki “clinamen” kavramından alıyor — yani atomların rastlantısal ve

öngörülemez hareketine yapılan bir gönderme. Bu kavramsal altyapı, porselen çanakların su

üzerindeki akışını düşünsel bir düzlemde de anlamlandırıyor. Her anı değişen, tekrar etmeyen bu

yerleştirme, izleyiciye her defasında benzersiz ve tekil bir deneyim sunuyor. Çanaklar geleneksel

birer enstrüman değil; ama çıkardıkları seslerle, gündelik nesnelerin nasıl bir deneyim aracına

dönüşebileceğini hatırlatıyor.

ree

Bu iş, Céleste Boursier-Mougenot’nun uzun süredir ses ile mekân arasındaki ilişkiyi araştırdığı

üretimlerinin devamı niteliğinde. 1961 yılında Nice’te doğan sanatçı, kariyerine besteci olarak

başlıyor; zamanla sesi doğa, mimari ve gündelik nesnelerle ilişkilendirerek çok katmanlı

yerleştirmeler üretmeye yöneliyor. İzleyiciyi yalnızca dinlemeye değil, içinde bulunduğu ortamın

aktif bir parçası olmaya çağırıyor. Rastlantı, tekrar etmeme ve devinim gibi kavramlar, onun

pratiğinde belirleyici bir yer tutuyor. Bugün çalışmalarını uluslararası düzeyde sergileyen

Boursier-Mougenot, Venedik Bienali’nin yanı sıra Centre Pompidou, Barbican Centre, Hangar

Bicocca ve Musée des Beaux-Arts de Montréal gibi önemli kurumlarda yer alıyor.

ree

Geçtiğimiz günlerde Bourse de Commerce’te gerçekleşen Saint Laurent S/S 2026 erkek

koleksiyonu, Anthony Vaccarello’nun mekândan kopmayan sunum stratejisinin yeni bir halkası

oldu. Lavanta tarlalarında, Versailles Sarayı’nın bahçelerinde ya da Capri’de kayalıkların

kıyısında gerçekleşen Jacquemus defileleri gibi, belirli bir bağlam ve ruh taşıyan lokasyonlarda

kurgulanan runway sunumları her zaman dikkatimi çekiyor. Satış verilerine dair bir fikrim olmasa

da bu yaklaşımın markaların kültürel algısını ve pazarlama değerini ciddi biçimde yükselttiğine

inanıyorum.

ree

Saint Laurent’in S/S 2026 koleksiyonu, Anthony Vaccarello’nun net ve yapılandırılmış tasarım

anlayışını daha içe dönük bir duygusal ifade ile birleştiriyor. Gösterişli sunumlardan uzak duran

defilede, keskin ama abartısız çizgiler dikkat çekiyor: bol kesimli şortlar, düz hatlı trençkotlar ve

belirgin omuz yapıları koleksiyona kontrollü bir duruş kazandırıyor. Aynı zamanda düşük

bağlanmış kravatlar, koyu gözlüklerle gizlenen yüzler ve bedeni saran ama sarmalayıp

abartmayan formlar, bir mesafe ve mahremiyet duygusu yaratıyor. Bu da defile notlarında geçen,

“güzelliğin boşluğa karşı bir kalkan oluşu” düşüncesini doğrudan yansıtıyor. Renk paletindeki

soluk bejler, gri tonları, yosun yeşili ve havuz mavisi ise koleksiyonun sakin ve zamansız

karakterini pekiştiriyor.

ree

Bu atmosferin içinde yer alan Clinamen, defilenin dekoru olarak algılanmayan onunla ritmik bir

ilişki kuran sessel ve kavramsal bir eşlikçisi oluyor. Porselen çanakların çıkardığı tınılar,

koleksiyonun hafifliğine eşlik ediyor, moda ve sanatın sessiz bir ortaklıkla buluşabildiği bir

zemine işaret ediyor.


 
 
 

Comentarios


bottom of page